Beşik-Yassı Tepe

Ege Denizi’ne uzanan küçük bir burnun üzerinde (Yeniköy/Ezine/Çanakkale) höyükte prehistorik döneme ait buluntular ilk önce D.H. French ve J. Cook tarafından saptanmıştır. Uzun yıllar Beşiktepe olarak bilinen ve yapılan kazı sonucunda Hellenistik Dönem Tümülüs’ü olduğu anlaşılan tepe; kısmen höyük, kısmen kireçtaşından doğal bir kayanın üzerinde; alttaki yükselti ile beraber denizden 18 m yüksekliktedir.


Anadolu’da pek az Erken Helenistik Dönem yerleşiminde ele geçen pişmiş topraktan bir maske gibi ilginç bir örneğini de içinde bulunduran buluntu topluluğu, bol miktarda çanak çömlek parçası ile bu Helenistik Dönem’e tarihlenen en az iki evreli yerleşmede ele geçmiştir.


Beşik – Yassıtepe Höyüğü kazı çalışmaları, Avrupa – Asya geçişinde yer alan kültür yayılımı hakkında güvenilir sonuçlar çıkarmak için çok çeşitli ve geniş buluntu skalası sağlamaktadır. Erken Tunç Çağı’ndan Bizans dönemine kadar tabakalanma görülen tepe “Akhilleus’un Yeri” anlamına gelen “Achilleion” olarak da bilinmektedir. Kentin yaklaşık 5 km kuzeyinde bulunan bir Atina kenti olan Sigeon’la girdikleri savaş sonucu yıkılmış olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca tepenin bulunduğu Beşik Koyu’nun Troya Limanı olduğu ve Akhalar’ın ilk çıkarmayı buradan yaptığı da düşünülmektedir.


Kentin üst kısmında Akhilleus Tümülüs’ü bulunmaktadır. Büyük İskender MÖ 334’de Troas’a gelerek burada kurbanlar sunmuştur. Roma İmparatoru Caracalla’da, Büyük İskender’in yaptığı gibi, MS 216’da İlion’dan geçip Parthlarla savaşmaya giderken, tümülüsün çevresinde cenaze törenleri düzenlemiştir.


Priamos’un kızı Polyksena da burada kurban edilmiştir. Farklı bir konumda bulunsa da Polyksena’nın kurban ediliş tasvirleriyle çevrili olan “Polyksena” Lahdi günümüzde Troya Müzesi’nde sergilenmektedir.